Doğal bir süreç olarak yaşlanma, çeşitli etkenlerle birlikte tüm insan vücudunda ama en çok da yüz bölgesinde kendisini göstermektedir. Yaşlanmanın etkisiyle birlikte; mimik kaslarının sürekli çalışması, çevresel etmenlerin etkisi, yerçekimi, sigara kullanımı gibi etkenler sonucunda ciltteki hyalüronik asit üretimi ve cilt altı yağ tabakası azalmaktadır. Ciltte kolajen lifler gibi bazı yapısal elemanlarda da azalma meydana gelmesiyle, sarkmalar ve kırışıklıklar ortaya çıkmaya başlamaktadır. Yüz dolguları, yüz bölgesinde zamanın olumsuz etkilerinin, başka faktörlerle birlikte oluşturduğu sonuçlarının ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen uygulamalardır. Yüz dolgularının zararlı olup olmadıkları konusuna ise, temel olarak nasıl maddeler olduklarına ve uygulama çeşitlerine kısaca değinerek cevap vermek mümkün olacaktır.
Canlılığını ve elastikiyetini kaybeden ciltte meydana gelenkırışıklıkların, sarkma ve izlerin gidermesi, bazen de cilt dokusuna şekil veya hacim vermek amacıyla cilt altına enjekte edilerek uygulanan, geçici, kalıcı ya da yarı kalıcı maddelere yüz dolgusu adı verilmektedir.
Dolgu maddeleri, kırışıklık gözlemlenen hatlara, şekil verilmek istenen bölgelere ve doktor tarafından uygun bulunan alanlara, ince bir iğne veya ucu künt yapıdaki kanüller yardımıyla küçük miktarlarda enjekte edilebilmektedir. Böylece enjekte edilen dolgu malzemeleriyle,kolajen ve elastin liflerinde meydana gelen bozulma ve çökmelerin giderilmesi için cilt desteklenmektedir.
Ortalama 20-30 dakika içerisinde enjekte edilebilen yüz dolguları, sonucu hemen fark edilebilen uygulamalardır. Yüz dolguları, kırışıklık ve yaşlanma çizgilerinin yok edilmesi amaçlarının dışında, dudak ve yüz bölgelerinin biçimlendirilmesinde de etkili olan işlemlerdir.
Estetik amaçla kullanılan yüz dolguları temel olarak şu 3 çeşit uygulamaya sahiptir:
Geçici yüz dolguları arasında, dünya üzerinde en yaygın kullanıma sahip olanı; hyalüronik asit dolgulardır.
Hyalüronik asit, insan vücudunda doğal olarak zaten bulunmakta olan bir maddedir. Ciltte ideal nemin sağlanması ve hacmin korunmasından sorumlu olan hyalüronikasitin 1/3’ü, her gün yıkılarak yeniden yapılmaktadır. Ancak yaşlanma sürecinde, vücudumuz tarafından doğal olarak üretilen hyalüronik asit belirgin bir biçimde azalmakta ve her gün yıkılıp yeniden yapılması mümkün olmamaktadır. Bu bakımdan daha hassas hale gelen ciltte hyalüronik asit miktarında azalma meydana gelmesiyle, su tutma kapasitesi azalmakta ve cilt elastikiyetini kaybetmektedir. Ciltte pek çok fonksiyona sahip olan hyalüronik asit, geçici yüz dolgusu uygulamalarıyla cilde geri kazandırılabilmektedir.
İnsan vücudunda doğal olarak bulunan hyalüronik asit yüz dolgusu uygulamalarının avantajlarını şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Yüzdeki etkisi hemen görülmeye başlayan, en yaygın yüz geçici dolgusu olan hyalüronik asit, seçilen konsantrasyona göre ortalama 4-18 ay süreyle uygulanmaktadır.
Laboratuvar koşullarında elde edilen, kalsiyum hidroksiapatitmikropartiküllerden ve su bazlı jellerden oluşan, yarı kalıcı özellik gösteren yüz dolgularıdır. Bileşenleri insan dokusunda doğal olarak bulunan bu yarı kalıcı yüz dolgusunun özelliklerini şu şekilde sıralayabilmekteyiz;
Polikaprolakton içeren yüz dolguları, vücudun doğal kolajen üretimini uyarmak için uygulanan dermal nitelikli dolgu ürünleridir. Aynı zamanda, kısa süre içinde mimik ve kırışıklık problemlerinde düzeltme etkisi sağlayan polikaprolakton içeriği, kolajen üretimi uyarımı sağlayarak, doğru sıkılık, esneklik ve yumuşaklığı korumaya yardımcı olmaktadır. Cildimizde doğal olarak bulunan kolajeninuyarımını sağlayan güvenli nitelikte polikaprolakton içeriğiyle gerçekleştirilen yüz dolguları, bir yıldan dört yıla kadar kalıcı olabilen farklı versiyonlara sahiptir.
Polilaktik asitli yüz dolguları uygulamalarında, vücudun kendi kolajen üretimini canlandırarak çalışan, polilaktik asit adı verilen cilt düzleştirici mikro partiküller içeren maddeler cilde enjekte edilmektedir.
Polilaktik asitli yüz dolgularıyla, yüz kasları felç edilmeden veya doğal yüz ifadesi sınırlandırılmadan, cilt dolgunlaştırılabilmekte ve düzleştirilebilmektedir. Genel etkisi, kademeli olarak elde edilen bu yarı kalıcı yüz dolgusu uygulamaları, kaybolan yüz hacminin geri kazanılmasına yardımcı olmakta, doğal ve genç bir görünüm sağlamaktadır.
Kalıcı yüz dolguları, uygulandıktan sonra herhangi bir şekilde yok edilemeyen ve ortaya çıkan yan etkileri sebebiyle günümüzde pek tercih edilmeyen yüz dolgularıdır.
Kalıcı yüz dolguları, uygulama sonrası yok edilememekte ve cerrahi işlemlerle dışarı alınması gerekmektedir. En eski dolgu maddelerinden biri olsa da silikon, çok uzun yıllar sonra bile granülom oluşumuna sebep olabilmekte, enfeksiyon veya migrasyon gibi yan etkiler meydana getirebilmektedir.
Kalıcı yüz dolguları zararlı olabilecek nitelikte etkilerinden dolayı, yüz bölgesinde kullanımı oldukça azalmış uygulamalar olarak karşımıza çıkmaktadır.
Yüz Dolguları hakkında bilgi almak isterseniz eğer ki; İlgili linke tıklayabilirsiniz.
İlgili link; https://www.dryusufcan.com/yuz-dolgulari